Milli eğitim bakanının görevleri

Milli Eğitim müfredatı tek tip insan yetiştiriyor. Genel olarak hiçbir renkliliğe sahip olmayan çocuklarımız adeta robotlaşıyor.

Çocukların yeteneklerine, zekâlarına hiçbir önem verilmeyen, masum sivrilmelere bile karşı çıkılan, herkesin sadece kıyafeti ile değil düşünceleri ile de tek tip insan haline getirildiği bozuk bir sistem. Okula gitmeden önce çocuğunuzun sizi sevindiren yetenekleri, okula başladıktan sonra köreliyor bir süre sonrada tümü ile yok oluyor.
                    Milletlerin en büyük zenginliği milli ve manevi değerlerine bağlı, üstün yetenekli insanlarıdır. Milletlerin ve dünya tarihinin şekillenmesinde bu insanlar rol oynarlar. Bunun için bu çocukların keşfedilmesi ve desteklenmesi gerekir. Bu Türkiye’de yok. Üstün zekâlı çocuklara özel eğitim verilen bir sisteme sahip değiliz. Bir zamanlar bu vasıfta okullar açılmıştı. Eğitim müfredata uygun olmadığı için diploma veremediklerinden kapanmışlar. Ülkenin ve insanlığın önünü açabilecek insanların önü, müfredat aşkına kesilmiş oldu. 
                    Milli Eğitimimizin eksikleri elbette ki bunlar ile sınırlı değil.
                    Bakanlık maddi yönden okullardan tümü ile elini çekti. Sadece bina ve öğretmen veriyor. Kalan ihtiyaçların hepsi veliler tarafından karşılanıyor. Özverili idareciler ve okul aile birliği üyeleri işlerini yapmak yerine bir dilenci gibi velilerden para toplamaya çalışıyorlar. Bütün yük duyarlı velilerin omuzlarına biniyor. Bir kısım veliler hiç oralı bile olmuyor. “Nasıl olsa verenler var” mantığı ile aidatını ödemiyor. Hatta ödemeyen uyanıkların içerisinde son model araba ile gezeni bile var. Sonuçta iyi niyetli veliler aidatlarını öder ise okul ısınıyor, temizleniyor, güvenlik görevlisi tutuluyor, fotokopi çekecek kâğıt bulunabiliyor. 
                    Şu anda Kadıköy gibi seçkin bir semtte dahi okullar bu durumda. Örneğin tarihi Özdemiroğlu İlköğretim Okulu da aidat toplayamadığı için güvenlik görevlisini çıkardı, temizlik firması ile sözleşmesini feshetti. Tek bir görevli ile hem okulun temizliği hem de kapı güvenliği sağlanmaya çalışılıyor. Müdür, öğretmen, okul aile birliği ve duyarlı veliler ile bugüne kadar mücadele veren okulda artık “deniz bitti”. Mali imkânsızlıkların yanında fiziki imkânsızlıklar ile de uğraşıyorlar. Kütüphanesi, spor salonu yokken yetersiz sınıfları ile eğitim vermeye çalışır iken bahçesindeki bina Milli Eğitim tarafından yönetmeliğe aykırı olarak bir anaokuluna tahsis edilmiş. Anaokulu ayrıca bahçeninde bir bölümünü işgal ederek jiletli teller ile çevirmiş, hem öyle bir çevirmişki değme hapishanelere taş çıkartır, bir elektrikli telleri eksik. Üstelik anaokulu paralı olmasına rağmen Özdemiroğlu’na tek kuruş faydası da olmuyormuş. 
                    Bütün bunlar olur iken Milli Eğitim Bakanı ne yapıyor? Bu sorunlar ile uğraşacağına Gazze soykırımı sonrası İsrail mallarına yapılan boykotu kaldırmak için genelge yayınlıyor, kendi görev alanı dışında beyanatlarda bulunuyor
                   Milli Eğitimde artık reformlar gerekiyor ise devrimler yapılmalıdır. Zihniyet değişmeli! Bütün çocuklar bir birey olarak kabul edilip değer verilmeli. Üstün zekâlı çocuklar özel eğitime tabi tutularak gelişmeleri sağlanmalı. Kitaplar tekrar gözden geçirilmeli. Milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için düzenlemeler yapılmalı. Öğretmenlerin sadece eğitim ile ilgilenmeleri maddi konular ile boğuşmamaları için kaynaklar bulunmalı. Kaynakların tahsisinde öncelik eğitime verilmeli. Milletçe arzuladığımız maddi ve manevi kalkınmanın temeli eğitimdir.
Av. Alev Sezen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı ve Düşüncelerinizi bizimle paylaşın.